TÜTÜN DOSYASI III – ARNAVUTLAR RAKİP, LÜBNAN MODEL OLUR MU?
Toprakla Gelen 29 Ağustos 2018
TÜTÜN DOSYASI 1. BÖLÜMÜNÜ OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
TÜTÜN DOSYASI 2. BÖLÜMÜNÜ OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
SİNAN DOĞAN
FOTOĞRAFLAR: SEMA DOĞAN
Sigara firmaları ve tütün ihracatçıları, harmanların vazgeçilmezi olan Türk tütününü başka ülkelerin topraklarında yetiştirmek için çok uğraştı. Hindistan’da, Orta Asya’da Kırgızistan’da yarı oriantal tütün üretimi yapıldı. Ancak beklenen sonuç alınamayınca rota bu sefer Balkan ülkeleri oldu.
Tütün Eksperleri Derneği Başkanı Servet Yaprak, Makedonya, Yunanistan, Bulgaristan derken şimdi de Balkanların yoksul ülkesi Arnavutluk’ta Ege tütünü deneme çalışmalarının devam ettiğini anlatıyor. Yaprak, “Elimizdeki pazarları balkan ülkelerine kaptırmamalıyız. O ülkelerde üreticiye destek var. Bizde yok. Türk tütününde gerilemeyi durduran Ege tütününe olan alıcı talebi oldu. Bu talebi başka ülkelere kaptırmamalıyız” diyor.
Türk tütünü üzerindeki baskı bir yandan döviz fiyatı diğer yandan her yıl kademeli olarak azaltılıp yıl sonunda sıfırlanacak olan Tütün Fonu’nun kaldırılması ile artacak. 2017 yılında sigara fabrikalarının ithal ettiği tütün 99 milyon kiloyu, bedeli de 522 milyon doları bulmuş durumda.
Servet Yaprak, şunları söylüyor: “Tütün Fonu’nun giderek azaltılması ve kaldırılması iç piyasadaki Türk tütünü kullanım oranlarını yüzde 12 seviyelerine getirdi. Uluslararası firmalar da tüccar da faaliyetini yapacak ama biz de kendi pazarımızı koruyacağız. Dernek olarak önerdiğimiz bir model var. Lübnan’da ülkedeki toplam sigara satışları üzerinden bir ürün alım garantisi isteniyor. “Toplam iç pazardaki sigara satış hacminin bir miktarı kadar iç pazardan tütün alma garantisi verin” deniyor. Mademki sigara üreticileri harmanlarını değiştiremiyor, dünyanın neresinde Türk tütünü kullanacaksa alıp oraya göndersin. Örneğin Philip Morris, 5 yıl boyunca Yunanistan’dan tütün alma sözü verdi. Biz de buna benzer politikaları ortaya koyabilmeliyiz. Dolayısıyla üretim bir azalıp bir artmayacak. Üretici de sahipsiz kalmayacak.”
Ancak Türk tütününün önündeki en büyük engel rakipler ya da tütün ithalatı değil. En büyük engel tütünü yoksul üreticinin gelir kapısı değil de bir sağlık sorunu, sağlığa zararlı sigaranın hammaddesi olarak gören anlayış. Sigara ile mücadele ederken, tütün üretimimiz görmezden geliniyor. Yok sayılıyor.
Servet Yaprak, “Tütün bize göre stratejik ürün. Ülkemizin ihracat rekortmeni üç tarımsal ürününden biri. Resmi rakamlara göre dünya sigara tüketiminde 7. veya 8. sıradayız. Çarpan etkisi çok büyük. Sağlık, vergi ve tarım politikaları sektörümüzde iç içe geçmiş durumda. Yılda ortalama 400 milyon dolar, 10 yılda 4.5 milyar dolara yakın gelir sağlayan ithal girdisi sıfır olan bu ürünü kim üretiyor? Tarımın en yoksul kesimi olan tütün üreticisi bunu en yoksul toprakta üretiyor. Alternatifi olmayan topraklarda üretiliyor bu ürün. Bize göre kırsal nüfus stratejik bir sorun. Zaten köy nüfusu yüzde yüzde 20’nin altına gerilemiş durumda. Tütünün arkasında bir zanaat, bir hafıza var. Diğer yandan tütün bir sanayi. Avrupa ölçeğinde faaliyet gösteren, ürün izlenebilirliğinde, alıcı taleplerinin karşılanmasında önde olan tütün işleme tesislerine sahibiz. İşte bu ürün “üvey evlat” oldu. Toplumumuzu sigaranın zararlarından korumak olmazsa olmazımız ancak “sigara sağlığa zararlı” diye tütüncü kimliğimizden vazgeçtik” şeklinde konuşuyor.
Tütündeki sıkıntı tütün eğitimine de yansımış durumda. Manisa Celal Bayar Üniversitesi’ne bağlı Tütün Eksperliği Yüksekokulu Müdürü Prof.Dr. Altay Uğur Gül, mezunlarının iyi ücretlerle işe başlamasına rağmen yeterli sayıda öğrenci bulamadıklarını söylüyor. Gül, “Okulumuz 40 yıldır faaliyet gösteriyor. 35 kişilik kontenjanımız var.Tütün ihracatçısı firmalar tarafından destekleniyoruz. Mezunlarımız 3 bin lira gibi bir ücretle işe başlıyor” diyor.