TÜTÜN EKSPERLERİ DERNEĞİ

TÜTÜNLERİN RUTUBET ALMASI NİTELİĞİ

TÜTÜNLERİN RUTUBET ALMASI NİTELİĞİ 

Kurutma dönemlerini geçirmiş bulunan tütünlerin bulunduruldukları çevre havasının rutubet oranı ve ısı derecesine göre havaya rutubet vermeleri veya havadan rutubet almaları yahut rutubet miktarlarının bir düzeyde korumaları olayları tütünlerin rutubet alması niteliğinin aracılıyla sağlanmaktadır.

Tütünlerin işlenmesi,fermantasyonu,bakımı ve korunması dönemlerinde olduğu gibi bakım evinden alınıp fabrikasyonları sırasında yapım durumuna gelinceye kadar ve yapımın tüketiminde bile sürekli olarak rutubet durumlar ile uygulanan işlemler arasında sıkı bir ilişki vardır.

Tütünün gelişerek fabrikasyonu uygun bir ilk madde duruma gelebilmesi ve fabrikasyonda uygulanan çeşitli işlemlerin kolaylıkla geçiştirerek kalite tütün yapımlarının elde edilmesi her işlemde belli miktarda rutubetinin bulundurulmasıyla olabilmektedir.

Tütünün yaprak,kıyılmış ve yapım biçimde içerdiği su miktarının tav,nem veya rutubet denir.

Tütün yaprağının dokusu homojen bir madde olmayıp genellikle hücreler,hücre arası boşluklar, değişik kalınlıkta damarlar,kılcal kanallar, yüzeyindeki gözenekler,hücre zarı gibi karışık bir strüktürü ayrıca değişik kimyasal bileşimi vardır. Çeşitli tütünlerin yaprak dokusunun yapılış özelliği bunların değişik miktarlarda rutubet alma ve tutma niteliklerini oluşturur. Buda çevre havasının hararet derecesini ve rutubet oranı koşullarının aynı olduğu halde çeşitli tütünlerin değişik miktarlarda rutubetli bulundurulmalarına sebebiyet vermektedir.

Çevre havasının belli rutubet ve ısı koşullarında çeşitli tütünlerin değişik miktarlarda suyu içerebilmesi durumu tütünün rutubet alması yetisinin derecesini veya higroskopisite değerini gösterir.

Tütünlerin bulundukları ortam havasının rutubet ve hararet koşullarından etkilenirler ve bunun sonucu havadan rutubet alıp tavlanırlar veya havaya rutubet vermek suretiyle tavları azalır veya kururlar. Bu itibarla bir higroskopik madde olan tütünün bulunduğu yerin havasının rutubet durumu ile sıkı bir ilişkisi vardır. Havadaki rutubet miktarının değişmesine paralel olarak tütünün rutubet miktarında da değişme meydana gelmektedir. Havanın rutubet oranındaki her değişikliğe karşılık tütünün su miktarında bir değişme vukua gelir. Buna göre çevre havasının rutubet oranı ve hararet derecesi belli koşullarda bırakılan tütünler bir süre sonra belli bir rutubet miktarı düzeyine ulaşır ve burada kalır. Belli termohıgrometrik koşullarda bulunan ve çevredeki tütünlerde rutubet miktarının değişmez duruma gelmiş olmasına denge rutubeti denilir. Bu durumda havada bulunan su buharı basıncı ile tütündeki su buharının yaprağın belli bir yüzeyi üzerindeki basınç eşit olmaktadır.

Bulunduğu çevrenin higrometrik koşullarına göre tütündeki rutubet miktarının denge rutubeti oranındaki daha yüksek düzeyde olması veya başka bir deyişle tütündeki su buharının belli bir yüzey üzerindeki basınç gücünün havadaki su buharı miktarını basıncında daha yüksek olması tütünün rutubete doymuş durumda olduğunu gösterir. Bu durumda tütünden havaya doğru,denge rutubet düzeyine gelinceye kadar,rutubet kaybı olmaktadır.

Bunun karşıtı tütündeki su buharı miktarının denge rutubetinden daha düşük veya tütündeki su buharının belli bir düzey üzerindeki basınç gücünün havadaki su buharı basıncından daha düşük olması tütünün higroskopik olduğunu gösterir. Bu higrometrik koşullarda tütün yavaş yavaş havadan su buharı alarak denge rutubet düzeyine erişir.

Havanın nem oranının çevrenin hararet derecesi ile ilişkisi vardır. Hararet derecesinin yükselmesi havanın nem oranı düşmekte hava daha fazla miktarda nem alabilir duruma gelmektedir. Hararetin bu değişmesi nedeniyle tütünden havaya doğru su buharlaşmakta ve rutubeti azalmaktadır. Hararet derecesinin düşmesi halinde havanın rutubet oranı yükselmektedir. Bu duruma tütünün havadan su buharı alarak rutubeti yükselmektedir.

Çalışma yerlerinde havadaki hararetin değişmesi yuzunden rutubet dengesinin sağlanabilmesi için tütünün rutubetinde sürekli olarak değişmeler olmaktadır.

Bu nedenle tütünlere uygulanan teknolojik işlemlerin düzgün yürütülmesinin sağlanması bakımından işyerlerindeki havanın hararet ve rutubet durumlarının ihtiyaçlara göre uygun biçimde regule edilmesi gerekmektedir.

Aynı hararet derecesi koşullarında havanın nem oranı tütünün rutubet miktarı ararındaki ilişkilerin yani tütünün rutubet alma yetisini gösteren diyagramlara (grafık egrıleri) rutubet alma izotermisi veya sorbsiyon izotermisi diyagramı denir. Bu diyagramın yapılış tarzının prensibi şudur:

Tütün örnekleri hararet derecesi sabit tutulmak şartıyla havanın nem oranı % 0 dan % 100 e kadar değişen iklimleştirme dolaplarına konulur ve burada her değişik nem oranı koşullarında örneklerin ulaştıkları denge rutubeti düzeyinin noktalanarak belirlenmesi suretiyle izoterm egrıleri çizilir ve örneğin hangi nem oranında ne seviyede bir denge rutubetine ulaşabileceği saptanmış olur.

Havanın nem oranı sabit tutulduğu buna karşılık hararet derecesi değiştiği takdirde tütünün denge rutubetinin hararet durumuyla bağımlı olarak meydana gelen değişmelerin gösterin diyagrama isoksişren eğrisi denir.

Son zamanlarda,tütünlerin istenilen termohıgrometrik koşullardaki denge rutubetinin belirlenmesi amacıyla geliştirilen ve en çok uygulanan metotların prensibi,bir takım tuzların doymuş çözeltilerin üzerindeki buhar geçiriminin referans olarak alınmasına dayanır.

Sıvı,buhar ve rutubetli hava biçiminde su moleküllerinin tütünün yüzeyinden bünyesine emdirilmesi işlemine tavlama denir. Tütün yaprağının alt ve üst yüzeyinde bulunan bir çok gözenekler ve hücre zarı vasıtasıyla su molekülleri absorbe edilerek dokunun içine alınır ve buradaki kılcal kanallar ve hücre arası boşluklar aracılığı yaprağın her tarafına yayılarak hücrelerin şişmesine ve dolayısıyla yaprağın yumuşamasını,esnekliğini ve dayanılırlığını sağlar. Yaprağın kimyasal bileşiminde bulunan hidrofil maddeler grubuna giren bileşik moleküllü kolloid maddelerinden pektinler,nişastalar,albuminler,sellülöz ve benzeri maddeler fiziksel mahiyetteki absorpsiyonu;suda çözünen krıstaloid maddelerinden karbonhidradlar,organik asitler ve bunların tuzları,mineral maddeler ve aminoasitler gibi maddeler,kimyasal mahiyette oluşan absorpsiyon olayını sağlayarak su moleküllerinin dokunun içine girmesini ve tutulmasını gerçekleştirir.

Absorsiyon olayının mahiyetine göre yaprak dokusunda bulunan suyun niteliğini aşağıda gösterildiği gibi sınıflandırabilir :

  1. Yüzey suyu:Tütünlerin bulundukları çevre havasının hararet derecesinin ve rutubet miktarına göre havadaki su buharının yaprak yüzeyine yapılan basın sırasında yüzeyi üzerinde meydana gelen su miktarı.
  2. Kapıller suyu :Dokunun kılcal kanallarında tutulan suyun miktarı.
  3. Kollaidal suyu:Yaprağın kimyasal bileşiminde bulunan kolloid maddeleri tarafından tutulan su miktarı. Tütünlerin higroskopisite yetisi üzerinde en önemli rolü kolloid maddeleri oynamaktadır.
  4. Kristal suyu:Çoğunlukla mineral maddelerin bileşimlerinde bulunan su molekülleridir.

Bir tütünün denge rutubet düzeyine erişmesi veya tavlanması süresinin bağımlı olduğu faktörler sırasıyla şunlardır:

  1. Havanın ve tütünün hararet durumu .
  2. Ortam havasının rutubet oranı
  3. Tütünün tav miktarı ile denge rutubeti arasındaki farklılık derecesi.
  4. Havanın hareket hızı

Tütünün çevre havasına su buharı vermek suretiyle rutubet kaybetmesi veya rutubet alarak tavlanması ve denge rutubet düzeyine erişmesi öncelikle çevre havasının hararet durumuna bağlıdır.

Rutubet oranları eşit olan ancak hararet dereceleri farklı bulunan hava koşullarında daha sıcak olan havanın soğuk havaya göre içerdiği su buharı miktarı daha fazla olduğundan tütünün tavlanması veya denge rutubetine erişmesi süresi daha kısadır.

Diğer koşullar eşit olduğu takdirde tütünün tavlanma süresi havanın rutubet oranına bağlıdır. Rutubet oranı daha yüksek olan havadaki su buharın miktarı daha fazla olacağından tütünlerin rutubet alması artar ve dolayısıyla tavlanmanın müddeti daha kısa olur.

Aynı rutubet ve hararetteki havanın durgun durumda oluşuna kıyasla hareketli olması tütünün tavlanmasında daha etkili olmaktadır. Ancak burada havanın hareket hızının uygun sınırlar içinde ayarlanması gerekir. Bu konuda yapılan denemeler aynı koşullardaki durgun havaya göre havanın hareket hızını saniyede 0.2 metre olması halinde tavlama süresinin 3 katı,saniyede 5 metre hızında olmasında ise 6 katı daha kısa zamanda olmaktadır. Havanın hareket hızını daha fazla artırılması halinde tavla etkinliği azalır ve tavla süresi uzar.

Tütünün rutubet alma olayı dış ve iç yayınlanma (Difüzyon veya absorbsiyon) biçiminde olmak üzere iki fazda gerçekleşmektedir. Birinci faz rutubetli havanın tütünün yüzeyi üzerine gelerek yoğunlaşması,ikincisi de havadaki rutubetin buhar veya sıvı biçiminde yaprağın yüzeyindeki gözeneklerden ve osmoz yolu ile hücre cidarlarından geçecek dokunun içersine girmesi ve dokudaki hücre arası boşluklar ve buradaki kılcal kanallar aracılığıyla dokunun her tarafına yayılmasıdır.

Tavlamanın süresi rutubetin dış ve iç yayımlanma olaylarının oluşum biçimiyle bağımlıdır.

Dış difüzyonun gelişmesinde havanın rutubet oranı,hararet derecesi ve sirkülâsyon hızı faktörler etken olmaktadır.

İç Difüzyon fazında yanı rutubetinin tütünün bünyesine geçici daha yavaş cereyan etmektedir. Bu olayın gerçekleşmesinde rutubetin tütün dokusunun her tabakasından aynı miktarda olmaması ve hararet farklı etkili olmaktadır. Bu durumda rutubet daha ziyade daha sıcak ve kuru olan kısımlara doğru yönelmektedir.

Yapılan bir bölümlenmeye göre tütünün kimyasal bileşimindeki çeşitli maddeler ve fiziksel yapısı ile rutubeti arasındaki ilişkileri,kimyasal,fiziksel-kimyasal ve mekanik prensiplere bağlıdır.

Su moleküllerinin belli miktarlarda kimyasal bir bağ ile tutulmuş olması durumu kimyasal rutubet olarak nitelendirilir. Bu rutubetinin ancak yüksek derecelerde hararet uygulanması veya kimyasal işlemlerle etkilenmesi suretiyle giderilmesi olanaklıdır.

Buna göre tütün ile rutubet arasındaki ilişkileri oluşum yani tütünün rutubet alarak tavlanması veya rutubet kaybetmesi olayların,fiziksel-kimyasal ve mekanik biçimlerdeki bağlı vaziyette olmayan serbest rutubetin alışı ve verişi işlemiyle oluşmaktadır.

Tütünün fiziksel ve kimyasal biçimde rutubet alması olayında kimyasal bileşimindeki hidrofil maddeleri rol oynar.

Burada,pektinler,proteinler,nişastalar,selüloz ve benzeri maddelerin kitle çekimi kuvvetli esasına göre rutubeti kendilerini çekerek emerler ve tutarlar.

Rutubetin mekanik olarak yayınlanması işlemi yaprağın yüzeylerindeki gözenekler ve hücre zarında vukua gelen osmoz olayı aracılığı ile oluşmaktadır. Çevre atmosferindeki su moleküllerinin yaprak yüzeyine dokunarak hücre zarından ve gözeneklerden hücrelere ve hücre arası boşluklara sokulur ve oradaki kılcal kanallar tarafından yaprağın tüm dokusuna yayılır.

Tütünün rutubet alma yetisi belli atmosfer koşullarında aldığı suyun miktarı ile tanımlanır. Tütün teknolojisinde kullanılan rutubet oranı (tav miktarı) terimi bir tütün örneğinde bulunan su ağırlığının o örneğin toplam ağırlığına orantısını gösterir. Bu da bir tütün örneğinin tüm ağırlığının içerdiği kuru madde ve su ağırlıklarına eşit olduğunu belirtir.

Tütünün rutubet oranın tayini konusunda fiziksel,kimyasal ve pratik olma üzere çeşitli metotlar uygulanmaktadır.

Rutubet tayini çalışmalarında en fazla uygulanan bir kaç metodun burada özetle gösterilmesi yararlı görülmüştür.

Kurutma metodu:Belli tartımdaki tütün örneği kurutma dolabına konur ve burada 95 derece C. hararet de 3 saat veya 105 derece C hararet de

1 saat bırakılmak suretiyle kurutulur. Sıcak hava ile yapılan bu kurutma sonunda kaydedilen ağırlık farkı rutubet olarak kabul edilir ve buradan rutubet oranı hesap edilir.

Elektrik iletkenliği esasına göre yapılan rutubet tayini bir alet aracılığı ile yapılmaktadır.

Rutubeti ölçülerek tütünden alınan örnek üstü açık bir cam kutu içersine konur. Bu tütün kalitesi üzerine cihazı elektrik telleriyle bağlı bulunan metalik bir plaka vasıtasıyla baskı yapılır. Rutubet ölçme aletindeki pillerden sağlanan elektrik cereyanı tazyik edilen tütün kütlesinden geçirilir.

Tütün kütlesinin elektrik akımına karşı gösterdiği direnç cihazda bulunan takzimetli bir manometre üzerindeki ibrenin işaret ettiği sayı tütün rutubet oranını gösterir. Bu metod pratik olmakla beraber,tütün kütlesi üzerine aynı güçte baskının uygulanması güçlüğü ve tütünün alt ellerinde mineral maddelerin fazla miktarda olması rutubetin hassas derecede ölçülmesine engeller. Bu nedenle bu esasa göre çalışan rutubet ölçme aletleri günlük çalışmalarda bir bilgi almak için yararlı olmaktadır.

Rutubet oranının pratik olarak tayini bu işlerde çalışanın bilgisi, görgüsü ve becerisine göre yapılan el muayenesi aracılığı ile belirlenir. Yapılan denemeler sonunda görgülü bir tütün eksperinin bu muayenelerde çoğunlukta tav oranı doğru veya gerçeğe çok yakın derecede tanımladığı görülmüştür.

Tav durumunun muayenesi tütünler yaprak,kıyılmış ve yapım biçiminde iken uygulanmaktadır.

Yaprak tütünlerin rutubet durumunun muayenesinde istiflerden balyalardan,tezgâhlardan veya taşıma bantlarından alınan bir miktar tütün parmaklarla veya avuç içindeyken yapılan hafif baskı sonunda çıtırtıyla kırılırsa işleme bakım ve fabrikasyon dönemlerde uğrayacakları el ve makine hareketlerine karşı koyacak esneklik ve dayanıklılık derecesinden olmadıklarından bunların rutubet durumları as tavlı veya kuru olarak nitelenir.

Yaprak tütünlerin muayenesinde nemli bir beze dokunmuş izlenimini yapan,avuç içinde sıkıldığında bile kırılmayan ve yaprakları birbirine yapışacak kadar rutubeti kapsayan tütünleri çok tavlı veya ağır tavlı denir.

Rutubet miktarının ,uygulanacak işlemlerin oluşması ,gelişmesi ve sonuçlanmasında yararlı oranda olması durumu tütünlerin normal tavda,tavında veya uygun tavda deyimiyle nitelenir.

Normal tavda olan tütünlere el ile dokunulduğunda ıslaklık etkisi duyulmaz .Avuç içinde alındıklarında yapılan baskı etkisiyle kırılmazlar ve birbirine yapışmazlar. Pastal halindeki yapraklar kolayca file edilir ve bırakıldıkları zaman kendiliğinden ilk haline dönerler. Yalnız yumuşak,esnek ve dayanıklı olması haliyle rutubet durumlarını belli ederler.

Kıyılmış tütünlerin rutubet muayenesinde avuç içine alınan bir miktar tütün üzerine diğer elin avucu ile baskı yapıldığında kıyılmış tütün saçakları (şeritleri) birbirine yapışıp pestil haline gelirse çok tavlı ve işlenmeye uygun olmadıkları,baskı sonucu kırılır ve aynı düzeyde kalıp kabarmazlarsa kuru,yine baskı yapılıp kendi halinde bırakıldıklarında kabarmak suretiyle ilk durumuna gelmeleri bunların normal tavda olduğu ve sigara yapımında uygun olduklarını gösterir.

Paketlenmeye verilecek veya içilecek bir sigaranın rutubet muayenesi aynı şekilde yapılmaktadır. Bu amaçla sigaranın kağıdı boydan boya yırtılır ve içindeki tütünler parmak arasına alınarak tav durumları belirlenir.

Sigaralar kulağa yaklaştırılarak iki parmakla baskı yapıldığında sigaralardaki tütünün çıtırtısından (Ses çıkarmasından )tav durum hususunda bilgi edinilebilir.

Zayıf ve cansız tütün yapraklarının doku özelliğini kalın cidarlı büyük hücrelere,hücre içi madde miktarının az ve yoğunluğunun düşük olması ile hücre arası boşluklarının geniş olması gibi hususlar teşkil etmektedir. Bu gibi tütünlerin higroskopisite yetisi ve rutubeti koruma nitelikleri düşük olmaktadır.

Kuvvetli yaprakların ise küçük,dolgun,ince cidarlı ve sık dizilmiş hücrelere,yüzeylerinin rutubet kaybını önleyen balmumu tabakası ve tüycüklerle örtülmüş olması gibi yapı özelliği vardır. Bu bakımdan kuvvetli yaprakların zayıf ve cansız yapraklara göre higroskopisitesi ve rutubeti tutma nitelikleri daha yüksektir. Aynı tavlandırıcı koşullarda bulundurulan tütünlerin zayıf olanların tavlanması veya denge rutubeti düzeyine erişmesi süresi kuvvetli yapraklara kıyasla daha kısadır. Buna karşılık kurutucu koşullarda rutubetlerini daha çabuk kaybettiklerinden rutubeti koruma yetisi daha düşüktür.

Tütünlerin rutubet alması niteliği genellikle bünyesine aldığı su miktarının kapasitesi biçiminde tanımlanır. Bunun rutubeti tutması veya kaybetmesi olayındaki sürenin,uzun veya kısa olmasıyla doğrudan doğruya bir ilişkisi yoktur. örneğin,rutubetini uzun zaman koruma gücüne sahip tütünlerin rutubet alma kapasiteleri düşük olabileceği gibi bunun tersi rutubeti kolaylıkla kaybeden tütünlerin rutubet alma kapasiteleri yüksek olabilir.

Çevre havasının belli higrometrik koşullarında tütünün rutubet alma yetisi başta hücre protoplazmasını yapılış kompleksinin özelliği olmak üzere yaprak dokusunun strüktürü ve kolloidal maddelerinin zenginliği ile bağımlıdır. Burada başta pektinler ve albuminler gibi kolloid maddelerin fazla olması tütünlerin daha fazla miktarda rutubet tutmasını sağlar. Bu bakımdan bilhassa yüksek hararet prensipleri uygulanan tavlama biçimleri tütünlerin kolloidal komplesinin bozulmasını sebebiyet verdiğinden tütünlerin higroskopisite niteliklerini olumsuz yönde etkilemektedir.

Genellikle küçük yapraklı oriental tip tütünlerin büyük yapraklı tütünlere göre rutubet alması yetileri daha düşüktür.

Tütünlerin tarla döneminden başlayarak yaprakların toplanması sırasındaki olgunluk durumları ve kurutulmaları işlemleri tütünün rutubet alma gücünü azaltır. Yeşil kalmış veya tam olgunlaşmış yaprakların olgun yapraklara göre rutubet alma güçleri fazladır. Kurutma döneminin saratma ve kurutma fazlarına geçilmesi tütünlerin rutubet alma kapasitesini düşürür. Olgunluk dönemini geçirmiş,geç kırılmış yaprakların rutubet alma güçleri düşük olur. Böyle yapraklar rutubetlerini de kolaylıkla kaybettiklerinden çoğunlukla kırılgan halde olurlar.

Tütünlerin tarla döneminden başlayarak yaprakların toplanması sırasında kapasiteleri değişiktir. Kolloid maddelerce zengin olan yukarı ellerin yapraklarının rutubet alma kapasiteleri en fazladır. Aşağıya doğru gidildikçe rutubet alma kapasitesi azalır.

Yaprağın üzerindeki çeşitli bölgelere göre de rutubet alma yetisi değişir. Yaprağın kök kısmı orta ve uç kısımlarından daha fazla rutubet alabilmektedir.

Kurutma döneminden sonra tütünler üzerinde uygulanan çeşitli işlemler rutubet alma yetisini gittikçe düşürür. Aynı yılın ürünü olan tütünlere önce sonbahar ve sonra kış mevsimlerinde uygulanan bakım işlemleri sonunda tütünlerin rutubet alma yetisinde yavaş yavaş belirli bir düşme olur. Bu,tütünlerin bakımları sırasında vukua gelen pişkinleşme olayının bazı kolloid maddelerde meydana gelen fiziksel değişmelerden ileri gelmektedir.

Bundan sonra ilkbahar mevsiminin ortalarına doğru başlayan fermantasyon olayında tütünlerde meydana gelen fiziksel ve kimyasal değişmeler sonucu rutubet alma yetisinde daha fazla bir düşme olmaktadır.

Tütünlerin çeşitli dönemlerinde uygulanan teknolojik işlemler sırasında yapılan rutubet ölçmelerinden tütünlerdeki yararlı tav miktarının % 12-16 arası değiştiği görülmüştür. Tütünlerdeki bu rutubet oranına karşı çevre havası rutubetinin % 60 -75 oranında olmasını gerektirmektedir.

Tütünün ve çevre havasının rutubet oranının bu sınırlar dışına çıkması tütün kalitesine olumsuz biçimde etkilemektedir.

Örneğin,rutubet oranının 12 den daha düşük olması halinde tütünler az tavlı,tav miktarının % 10 ve daha fazla düşüklük göstermesinden tav durumları tavsız veya kuru değimleri ile nitelenir. Kuru olan tütünler kolaylıkla kırılarak yaprak bütünlüğünü kaybeder. Kırık ve kırıntı haline gelerek fire verir ve ağırlık miktarları azalır. Bu tütünlerde biyoşimim ve fiziksel olayların husule gelmesine olanak bulunmadığından kalitelerinde bir gelişme olmaz .

Tav oranın % 16 dan biraz fazla olmasından tütünler fazla tavlı ve tav oranının gittikçe artmasıyla ağır tavlı duruma gelirler. Ağır tavlı tütünlerin muayenelerde nemli ve ıslak gibi etkiler yapmaktadır. Böyle tütünler bakımları ve işlemeleri sırasında kolaylıkla arızalanır ve küflenirler.

Fermantasyon olayının düzgün biçimde geçiremediklerinden renkleri koyulaşır ve kaliteleri düşer. Ağır tavlı tütünlerin sigara fabrikasyonunda kıyım ve sigara makinalarının düzgün çalışmasında ve sigaraların kaliteli olarak yapılmasında olumsuz etkileri vardır.

Tütün ile tav ilişkilerinin iyi bilinmesi ve tütünlere uygulanan çeşitli işlemlerde tav miktarına uygun biçimde düzenlenmesi tütüncülük sanatının en önemli işlerinin başında gelmektedir.

Tütünlerin,üretici evinden başlanmak üzere tütün fabrikalarında işlenip tüketime uygun yayım biçimine gelinceye kadar geçirdikleri çeşitli dönemlerde içermesi gerekli tav miktarı yaklaşık olarak aşağıda verilmiştir:

  1. Üretici elindeki tütünleri işlenmesi ve denklenmesinden %14-14,5
  2. Tütünlerin satın alınmasında % 13,5-14
  3. Alıcılar tarafından tütünlerin işlenmesinden %13,5 14,5
  4. Tütünlerin fermantasyonları döneminde % 14-16
  5. Bakım ve koruma döneminde %13-13,5
  6. Tütün fabrikasyonunda yapılan tavlamada %15-16
  7. Harmana giren tütün denklerinin açımında %15-15,5
  8. Harmanların kıyılmasında %14-14,5
  9. Kıyılmış tütünlerin sigara yapılmak üzere sigara makinalarının verilmesinde %13-13,5
  10. Sigaraların paketlenmesinde %11,5-12,5

Tütündeki rutubet miktarının,tütünün esneklik,dayanıklılık ve sigara randımanı niteliklerini,kimyasal ve biyolojik olayların gelişmesine ve içim kalitesi üzerinde oynadığı rolün göz önünde tutularak tav miktarının üzerinde durulması ve uygun biçimde düzenlenmesi gerekmektedir. Tütünün uygun tavda olmaması durumu kalite değerine düşürür.

Tütünün kalitesinin doğru biçimde değerlendirilmesi de ancak tütünlerin normal tavda oldukları zaman yapılabilir.